Derneğimiz ve Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Feyz Çiftliği sahibi Sencer Solakoğlu biraraya gelerek yaptıkları basın toplantısı ile iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye ve dünya için örnek bir çalışmayı duyurdu.
İklim değişikliği ile mücadelede çevreci bir projeye imza atıldı. Yeşil Mutabakat ile uyumlu çalışmaların hızı tüm sektörlerde artış gösterirken Dünyadaki sera gazı salımının yüzde 25’inden sorumlu olan hayvancılık sektörü geride kalmıştı. Hayvancılık sektörünün doğaya saldığı metan gazına çare aranacak projenin ilk örneği Bursa Karacabey’de başlatıldı.
Derneğimiz ve Bursa Karacabey’de kurulu olan Feyz Çiftliği sahibi arasında imzalanan mutabakat zaptı ile Bursa Karacabey’de kurulu olan Feyz Çiftliği büyükbaş hayvancılık sektörünün doğaya saldığı metan gazının azaltımına yönelik hem Türkiye hem de Dünya için önemli bir laboratuara dönüşecek.
BOZOĞLU: ÇALIŞMANIN SONUÇLARINI COP27 TARAFLAR KONFERANSINDA DÜNYA İLE PAYLAŞACAĞIZ.
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Sayın Dr. Baran Bozoğlu, “Son 20 yılda metan gazının toplamda 85 kat daha fazla iklim krizine sebep olduğuna dair önemli bilimsel veriler paylaşılmıştı. Yapacağımız çalışmayla Türkiye önemli bir laboratuar olacak. Hatta bu coğrafyanın ve dünyanın en önemli laboratuarı olacak” dedi.
Bozoğlu, büyükbaş hayvancılık sektörünün doğaya saldığı metan gazının azaltımına yönelik bir çalışma başlattıklarını belirterek, “Türkiye’de özellikle iklim krizine karşı yapılan çalışmalara katkı vermek amacıyla bir ilki gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleştirilen 26. BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) çok önemli kararlar alındığını belirten Bozoğlu, “Zirvede tarımsal faaliyetlerden kaynaklı iklim krizine sebep olan gazların içerisindeki metan gazının 100’de 25 oranında dünyadaki sera gazı emisyonlarının içerisinde yer aldığı bilimsel raporlarda açıklanmıştı. Son 20 yılda metan gazının toplamda 85 kat daha fazla iklim krizine sebep olduğuna dair önemli bilimsel veriler paylaşıldı. Şimdi biz Feyz Çiftliği’nde yürüteceğimiz çalışma ile dünyanın ve ülkemizin yaşadığı iklim krizine karşı sera gazı emisyonlarını azaltabileceğimizi düşünüyoruz. Bu kapsamda hazırladığımız protokolle birlikte çiftlik içerisinde İSO 14001 Çevre Yönetim Sistemi kurulmasından, karbon ayak izinin hesaplanması ve bu karbon ayak izine sebep olan metan gazının azaltılmasına yönelik teknik ve bilimsel ne gibi çalışmalar yapılabileceğini ortaya koyacağız. Ar-Ge çalışması da gerçekleştireceğiz. Bu anlamda içerisinde enerji yönetim sisteminin olduğu ve belki enerji yatırımlarının da yapıldığı bir planlamayı ortaya koyacağız. Bir yıllık çalışmanın sonunda önümüzdeki aylarda Mısır’da gerçekleştirilecek olan COP27 Taraflar Konferansı’nda Feyz Çiftliği ile beraber yaptığımız bu çalışmaları dünya kamuoyu ile paylaşacağız. Yapacağımız çalışmayla Türkiye önemli bir laboratuar olacak. Hatta bu coğrafyanın ve dünyanın en önemli laboratuarı olacak” dedi.
Bozoğlu, çalışmaya Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar’ın başında bulunduğu bir akademik kadronun da destek vereceğini belirtti.
ALTUĞ: HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE SERA GAZLARININ HESAPLANMASI VE PROJELENDİRİLMESİ ÜLKEMİZDE BİR İLK
Derneğimizin Yönetim Kurulu Üyesi Tekin Altuğ, “Hayvancılık sektöründe sera gazlarının hesaplanması ve bunun sonucunda da projelendirmek ülkemizde ilk olacak. AB’nin ve birçok gelişmiş ülkenin uygulamış olduğu yönetmelikler var. Henüz ülkemize entegre olmamış ama biz onları ülkemize entegre edeceğiz. Ve bunlar önümüzdeki dönemde kamu otoritelerine öncülük edecek” dedi.
SOLAKOĞLU: MARKALAŞMA SÜRECİNDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ BİR ROL OYNUYOR!
TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı ve Feyz Çiftliği sahibi Sencer Solakoğlu,
“Türk gıda ürünlerinin bütün dünyada markalaşabileceğine inanıyorum. Biz çiftlik olarak her zaman sürdürülebilirliği önemsedik. Tarımda da özellikle çevresel sürdürülebilirlik bizim için çok önemli. Bizden sonraki nesillerin de bizim yaşadığımız refah içerisinde veya daha refah dolu bir dünyada yaşayabilmesi için böyle bir çalışmanın önce neredeyiz diye tespitini yapmak ondan sonra neler yapmamız gerektiğini tespit edip belki buradan çıkan sonuçlarla sektöre de bir anlamda yol gösterebilmek istiyoruz. Türkiye’deki hayvancılık sektörünün içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan elbette çıkacağını biliyorum. Ve ben Türk gıda ürünlerinin bütün dünyada markalaşabileceğine inanıyorum. Ama bu markalaşma sürecinde iklim değişikliği çok önemli bir rol içeriyor. Yeşil mutabakata uyumlu bir üretimi bizler yapacağız ki sanayicide bizden aldıkları ürünleri bu şekilde pazarlayabilsin”dedi.